Her şey bir şaka gibi.
Ortada bir holding var. Çukurova Holding.
Yayıncılık ve bilişim konusunda uzmanlaşmış. Ülkenin en büyük GSM operatörü, ülkenin kar eden tek dijital yayın platformu, ülkenin yegane fiber optik internet bağlantısını sağlayan servis sağlayıcısı ve bilimum gazete, radyo tv gibi mecraları sahibi.
Bu grup deve yüküyle para verip yayın haklarını satın aldığı ligin yayınlarından, verdiği paranın karşılığını almayı amaçlıyor. Bunda bir gariplik yok. Kapitalizmin ve yasaların çizdiği çerçeve içerisinde normal olan bu zaten. Dekoder satıyor, maçları internet üzerinden paket olarak veya tek tek pazarlıyor. Yani internet üzerinden bu işin ticaretini döndürecek kadar konusuna vakıf.
Sonra, bu grup,
Sanki internetin gelişiminden hiç haberi yokmuş gibi,
Napsterlardan, dialuplardan nerelere geldiğimizi bilmiyormuş gibi,
Korsan yayının önüne adli tedbirlerle geçme girişimlerinin dünyadaki akıbetini bilmezmiş gibi,
Sanki internet üzerinden korsan izlenen tek spor yayını şu bizim kıçı kırık, “marka değeri” pek bir yüksek Süperlig’imizmiş gibi,
Elalemin Premiere Lig’i, La Liga’sı yokmuş gibi,
Onlar bu yayıncılığı yapmak için çok daha fazla bedel öderken akıllarına düşünüp, yazıp çizen insanların kullandığı bir platformu kapatmak gelmezmiş gibi,
Akıllarına “Hadi canım sende, biz teknolojiyi kullanan kitleyi küstürürsek nereden para kazanırız?” diye bir soru gelse kötü bir kabus görmüşçesine silkinip kendilerine geleceklerini bilmezmiş gibi,
Medyası yekpare üniforma giymiş ülkemin, özgür iletişim platformunun temelini oluşturan blogger sitesini kapattır.
Hem de davayı Diyarbakır’da aç. İnsanların hızlı tepki vermesini fiziki olarak engelle. Türkiye’deki adalet hızı düşünüldüğünde şu anki fiili durumun kafadan 6 ay süreceğini bile bile yap bunu.
Hem de ne zaman yap biliyor musun?
Yenilenen logonu değiştirdiğin, insanların karşısına yenilenen yüzünle, gıcır sloganınla çıktığın bir günde.
Hayallerine dokun
Sen bırak bizim hayallerimizi bir yana. Önce düşünce özgürlüğümüze dokunma hakkını nereden bulduğunu bir anlat Digitürk. Yeni vizyonunu hayata geçirirken, hayallerimize dokunmayı vaad ederken düşünce paylaşımını baltayla kesmek, cami duvarına işemekten farksız. Şuncacık internet mazimizde neler yaşadık hatırlatmak lazım; ixir yazıldığı gibi okunur…
Yıllık ödemesini peşin yapmış bir dijitürk web tv abonesi olarak aboneliğimi asla yeniletmem bundan sonra, mümkün mertebe korsan linkleri paylaşmak, yapabiliyorsam her türlü korsan yayını teşvik edecek çabaya destek vermek bu küstahlığın karşısında alınacak tek tavır şu anda.
Justin Tv’ye, Sopcast’e gücü yetmeyip, küçük dünyalarımızdan, hobilerimiz, düşüncelerimizden damıttığımız deneyim ve bilgileri paylaştığımız ortamı sakatladığı için Digitürk, bu ülkenin göz önünde olmayan dinamik kitlesi nazarında beş para etmez bir markadır artık.
Yeni logonla kısa bir ömür,
şaşaalı bir yok oluş dilerim.
One thought on “Cami Duvarına İşeyen Digitürk”