Araştırdıkça Koudelka’ya daha bi hayran olduğumu söylemek isterim. Çünkü Her okuduğum yazıda her izlediğim fotoğrafında farklı bir başarısını hissediyorum. Bu da onu daha fazla araştırmama ve izlememe destek oluyor.
1968 Summer of Hate. Daha önce de belirtiğim gibi Nefret Yazı. Bir dönem insanlık için zulm, istila, ölüm, veya savaş ile ilgili herşey demek. Özellikle Çekler için. Koudelka’Nın çingene servüveninden dönmesi ile hemen hemen aynı güne rastlar sovyet istilasının başlaması. 1-2 gün farkları vardır. Açıkçası bilerek mi döndü yoksa tamamen şans eserimiydi bilinmez ama Koudleka, renkli çiçekli güzel kokulu eğlenceli müzikli bir hayatın son bulup, silahların kurşunların, botlatın paletlerin ses çıkardığı gri, ölüm kokulu, saygısız, diktatik bir hayata başlamıştı. Bunu seçmediğini hissedebiliyorum ama fotoğraf konusunda da ne kadar şanslı olduğunun farkındaydı. Baş ucunda artık bir darbuka ve bir keman çalmıyordu ve kurşun sesleri belki gece uyutmuyordu ama zaman fotoğraf zamanıydı onun için.
Koudelka, Daha önce de mühendisliği bırakıp fotoğrafı seçtiği gibi, hayatında yine önemli bir karar verdi ve istila zamanı ülkesini terketmeyerek içinde bulunduğu şartların fotoğraflarını çekti. Burada ortaya koyduğu şey hayatıydı. Hiç bişey hayatını kaybetmekten daha fazla risk taşıyamazdı. Belki anlattığım konu kahramanlık hikayesi ama fotoğraf için gerçekten önemli bir adımdı.
Sokaklarda gezinmekten ve olaylara yaklaşmaktan hiç bi zaman kaçınmadı. Fotoğraf neyi gerektiriyorsa elinden geleni yapmaya çalıştı.Kaldı kibir savaş alanında fotoğrafçı olmak oldukça zor olsa gerek. Başından geçen bir olayda Wencelas Meydanını gören bir evin çatısına yerleşmişti. Bu sırada Sovyet tankları, askerleri meydanı ele geçirmiş, bütün şehir düşmüş gibiydi. Kurşunlar uçuşuyor insanlar ölüyordu. İçlerinden bir tanesi tankın önüne geçip askerlerin onu vurabilmesi için ceketin yavaşça açıp dimdik tankın önüne dikilmişti.
Bu sırada, Koudelkayı farkenden askerler oldu ve ona doğru bağırmaya başladılar. Bir an da hedef olmuştu. Çünkü onu çatıda konuşlanmış bir keskin nişancı zannetiler. Koudelka kendisine doğruı yönelen birliği görünce kaçmak zorunda kaldı. Evlerin çatıların ve pencereleri kullanarak kalabalık bir sokakta izini yitirmişti.
Bu zamanda çektiği fotoğrafları mangun ajansına P.P. lakabıyla ulaştırdı. Bu fotoğraflar yaşanılan zamanın gerçekliğini tüm dünyaya anlatma misyonunu edindi. Artık şöhreti P.P. olarak büyümüştü. Kim olduğunu bilinmese de çok ünlü olmuştu. Kimliğini gizli tutmak zorunda kaldı. Çünkü kendisine ve ailesine herhangi bir tehditin olmasını istemiyordu.
Az önce de belirtiğim gibi, Sanki bir kahramanlık hikayesini anlatır gibi bahsediyorum ama Koudelka’nın gösterdiği cesaret gerçekten ödüllendirilmeyi hakkediyordu. 1969 yılında gösterdiği cesaretten dolayı “Anonim Çek Fotoğrafçısı” olarak ROBERT CAPA Altın Ödülüne layık görüldü. Bu ödül aynı zamanda fotroğrafçıların cesaretlendirilmesi içinde verilmişti.Bundan Sonra ünlenen Koudelka, Magnum ajansı ile çalışmak için 3 aylık bir vize ile İngiltereye gitti ve 3 aylık serüveni 10 yıldan fazla sürdü….